Eskiden büyüklerimiz “Emeksiz yemek olmaz” derdi. Şimdi ise herkes sofraya oturduğunda yemeğin nasıl yapıldığını değil, ne kadar hızlı geleceğini düşünüyor. Bu durum sadece yemekle de kalmıyor. Hayatta her şey böyle oldu. Aşklar bile maalesef paket servis gibi. Birkaç mesaj, birkaç güzel söz, bir anda büyük aşk ve bir anda ortadan kaybolma. Emek var mı? Yok. Dostluklar desen, bir kahve içip birkaç fotoğraf çekince dost mu olunuyor? Hayır, her şey koskocaman bir gösteriş rüzgarı. 

Günümüz insanı beklemek istemiyor, uğraşmak istemiyor, fedakarlık yapmak istemiyor. Hemen ve kolay olmalı her şey. O yüzden ilişkiler uzun sürmüyor, sevgiler eskisi gibi köklü değil. İlk fikir ayrılığı beraberinde ayrılığı getiriyor. Kimse kimsenin kıymetini bilmiyor. Çünkü çaba harcamadan elde edilen şeyin kıymeti olmuyor.

Bir zamanlar sevdiğine ulaşmak için mektuplar yazan, yollar aşındıran insanlar vardı. Ferhat’ın Şirin için dağları delmesi efsane neden oldu? Emek vardı. Günümüzde insanlar “Vaktim yoktu” bahanesine sığınıp bir mesajı çok görüyor. Dostluklar emekle büyürdü, birlikte atlatılan zor zamanlarla güçlenirdi. Şimdi ise mesajlar okunmayınca sevgiler bitiyor, çıkarlar çatışınca dostluklar dağılabiliyor. Çünkü her şey fazlasıyla kolay ulaşılır hale geldi. O kadar kolay ki, kıymeti de bir o kadar düşük.

Yemekte olduğu gibi hayatta da, emek verdiğimiz şeyler daha lezzetli, daha anlamlı. O yüzden, belki de biraz yavaşlamak, biraz uğraşmak gerek. Bir dostluğu korumak için, bir aşkı yaşatmak için, hatta bir yemeğin tadını almak için… Hazıra konmanın rahatlığı kısa sürer, ama emekle kazanılan her şey, gerçek anlamda doyurur. 

Peki siz en son ne zaman gerçek anlamda doymak için emek verdiniz?